20090110

Soru Eki

Bana sorulan bir soruya cevap verdikten sonra soru soranın soruyu sormasının gerekçelerini açıklamaya başlaması (unutma, unutulanlar unutanların unuttuklarını asla unutmazlar evet) sinirimi tepeme çıkaran çok az durumdan biridir. Böyle anlatınca pek olmadı tabi, örneklemek lazım.

- Abi acıktın mı?
- Yok abi acıkmadım daha.
- Sabah da kahvaltı yapmamıştın ya o yüzden sordum.
- Acıkmadım.
- Sabah genelde kahvaltı yapıyordun da sen.. gerçi kahve içtin iştahını kestiyse..
- Aaa-cıkk-maaadım!

diye bitiresim gelir ama öyle yapmam pek. Çok güzel bi örnek olmadı, anlayın artık siz.
İş arkadaşım çok yapar bunu. Abicim soruyu sormuş cevabı almışsın. Bana ne ki soruyo neyi düşünerek sorduğundan, cevabının ne işine yarayacağından. Kaldi ki ben de tahmin edebiliyorum senin onu neyi düşünerek sorduğunu.

Annem de yapar ara sıra da olsa telefonda. Ona kızamam, canım.

Bir de şey var yine böyle deli eden. Soru sorarım, cevabı anladığımı belirtirim ama karşımdaki inatla açıklamaya devam eder.

- Karşıya geçmek için köprüyü geçmek gerekiyor mu?
- E tabi, iki köprüden birinden geçeceksin.
- Tamam sağol.
- Fatih sultan mehmet ya da boğaziçinden geçmen gerek yani.
- Anladım.
- Köprüyü geçince karşıya geçmiş oluyorsun zaten. dümdüz git köprüde biyere sapmadan.
- Ayı görürsem de dayı diim mi?

Bu kadar saçma olmuyor tabi benim sorum ama ardından dönen muhabbet bu kalitede bir şey oluyor işte.

Hiç yorum yok: