20130131

Yetenek Mızmızız

Biliyor olabileceğiniz üzere değeri 100 yıl sonra "ay vintage" diyerek anlaşılacak tv programları uzmanlığı konusunda doktora tezi aşamasındayım. Soner salonda Natgeo izleyip sivrisineğin kaplan davranışları üzerinde etkileri konusuna bilgi edinirken ben odamda Çiçek Taksi, Wipe Out falan izliyorum.

Uzun süren gözlemlerim sonucunda Star'dan 4 dönüm arsa kapatan Acun'un yarışmalarından biri olan Yetenek Sizsiniz zımbırtısında en azından yarı finale gelebilmek için gerekli altın formülü buldum. O da şöyle:

İlk turda ne yaptığınızın çok önemi yok. Değnek gibi dikilmediğiniz sürece hülya avşar insanından zaten geçer oy alırsınız. (Yaşınız 15 altıysa değnek gibi dikilseniz de sizin ağzınızı burnunuzu yemek isteyip direk evet oyunu basacaktır, o ayrı bir post konusu) Hele bir de yerden 15 santim zıplayıp ardından da kendinizi yere atıp yuvarlanabilirseniz muhtemelen size hayran kalacak, ağzı açık şekilde sizi izleyecektir ki bu da evet oyu için yeterlidir. 

Acun'u ikna etmek için de gösteri öncesi, sonrası ve arasına "Acun Abi", "Allah razı olsun" falan gibi kelimeler sıkıştırıp biraz da seyirciye yalakalık yapmak yetiyor ki olur da Acun hayır cevabı verecek gibi olursa "Seyirciye soralım" diyip seyirci alkışlarıyla evet oyunu garantileyebilesiniz. İçinde bulunduğu kabın şeklini alabilecek kadar esnek olan alp kırşan insanıyla kuliste aranızı iyi tutmuş olmanız da Acun'un kararını olumlu yönde etkileme konusunda size yardımcı olabilir. 

Sergen'den evet alma konusunda bir tavsiye veremeyeceğim. Anladığım kadarıyla alacağınız oy tamamen yarışma günü oynadığı atın yaptığı dereceye bağlı. İlla ki evet almak istiyorsanız oynayacağı atı kestirip atın boyun farkıyla da olsa birinci gelmesini sağlamayı deneyebilirsiniz. Artık gider ata yalvarır mısınız, yulafına doping ilacı mı eklersiniz, orası sizin bileceğiniz iş. Ama ne olursa olsun doğuştan Beşiktaşlı olduğunuzu, kendisinin futbolculuğuna hayran olduğunuzu falan söyleyip yürümeye çalışmayın. Ters teper. Neyse, dediklerimi uygularsanız 2 oy zaten cepte. 

Bundan sonra ikinci tur geliyor ki bu sezon ikinci turdaki kaderiniz büyük ölçüde yarışmanın yapıldığı ildeki salonda bulunan ve muhtemelen üniversite öğrencileri olan eyircilerin elinde. Her ne kadar -üniversite öğrencisi olsak da- önümüze konan performans ne olursa olsun toplu halde bir şey izlerken eğlenmeye programlanmış bir millet olsak ve recep ivedik tiplemesine bile anıra anıra gülsek de tiplemeyle, komediyle işi pek riske etmeyin derim ben. Eğlenmeye programlandığından çok kapı gıcırtısında oynamaya programlı bir milletiz nitekim. Tercihen Ölürüm Sana olmak üzere daya bir Tarkan şarkısını, Tarkan kadar kıvıramasan da iki kıvırıp play back yap, olay tamamdır. Salondaki seyircilerin en az yarısının kadın olduğunu ve hemen hepsinin daha introda coşacağını, erkeklerin de yarısından fazlasının gözüne kestirdiği kadının gözüne çarpmak için coşmuş gibi yapacağını düşünürsek %80-%85 oy garanti ki bu oranla da ilk üçe giremiyorsanız daha napayım, çıkıp sahneye maymunluk mu  yapayım, yarışma tarihinde ilk kez. 

Yarı finale kadar geldikten sonrasının pek önemi yok, finale çıkıp birinci de olsanız celebrity falan olacak değilsiniz sonuçta. Yetenekli olduğunuzu iddia ettiğiniz dalda biraz tanınmış olacaksınız, kendi çapınızda önünüz açılacak ki o da size yeter de artar. 

20130121

İsyanım Vidaya

Geçen Mayıs yurtdışından (Çin'den lan, Çin'den) getirtip gümrükten binbir zahmetle içeri sokup bir ay işler halde tuttuktan sonra bozduğum, çeşitli parça nakilleriyle hala kendine gelememiş ve son çalışma ümidi elimdeki imkanlarla değiştirebileceğim (en azından değiştirmeyi deneyeceğim) son parçanın sağ salim değişmesi olan baskı makinemin o değiştirilmesi gereken parçasını tutan iki vidasının bir tanesini sökmem 3 akşamımı aldı geçen hafta. Çünkü her vidanın çıktığı yerde, ulaşıp tutması neredeyse imkansız olan iki (normalde bir tane koy desen koymaz Çinliler) somun var ve onları sabitlemeden vidayı istediğin kadar döndür, boşa dönüyor. Üşenmedim şemasını bile çizdim aşağıya, paint'te pek tabii. 

İkinci vidayı sökmek için de toplam beş akşam uğraştım, son bir haftada dört kez Bauhaus'a gidip vidayı sökmeme yardımcı olacağını umduğum çeşitli alet edavatlar aldım. Fayda etmedi. En son haftasonu demir testeresiyle daldım (vidaya değil, vidayı gerektiği gibi çevirmeme engel olan demir parçasına), o da fayda etmedi. 

Bu uğraşlar esnasında vidanın başını da yalama yaparak durumu olduğundan daha zor hale getirdim ki biraz daha "challenging" olsun. Neticede zora üşenirim, imkansız aklımı alır. 

Bugün şirkette üretimden bir kaç alet daha yürüttüm çabamda bana destek olmalarını umduğum. Baktım onlar da olmadı, hilti (normalde kaldırım delmek ya da pazar sabahı sizi uykunuzun en tatlı yerinde uyandırmak için kullanırlar hani) ya da oksijen kaynağı (halk arasında kasa açmak için falan kullanılıyor yanılmıyorsam) kullanıp sorunu kökünden çözmeyi planlıyorum. 



Mühendisim bu arada ben.