20100130

Kaymak

Dr. Oetkar reklamlarında "ne zamandan beri evde kaymak yapılabiliyor?" sorusunu suran şaşkın kıza seslenmek istiyorum.

Kızım, "bu maya nası kabarıyooo?" gibi sorular sorduğunu göz önüne alarak mutfakla ilgili bir insan olduğu çıkarımını yaptım. Peki sütü (bildiğin süt hani) kaynatınca üzerinde oluşan beyaz tabakanın ne olduğunu hiç merak etmedin mi sen? "Bu beyaz şey neee? Iyyy?" diye sormadın mı hiç annene ya da babana.

"O sütün posası kızım" falan mı dediler sana?

Kaymak o işte kaymak! Yapılabiliyor evde gayet. Evde yapılmayanı da genelde köylerde yapılıyor zaten, evdekinden biraz daha ilkel şartlarda. Kaymak sentetik bi yiyecek falan değil yani.


İmza: Pratisyen Dr. Oetkar

Gaz

B: Napıyorsun?

B: Eurosport'ta snooker şampiyonası var. Onu izledik, gaza geldik. Erman'la snooker oynuyoruz internette.

B: Siz Eurosport'ta ne izleseniz gaza geliyorsunuz zaten. Geçen ay da dart turnuvalarını izlediniz, gittiniz dart tahtası aldınız eve.

B: Evet, Eurosport'ta kayakla atlama yarışmalarına falan rastlamaktan korkuyorum zaten. Gaza gelip kayaklarla 13. kattan atlamam an meselesi olur.

20100127

Come All You Lost











This is love, this is porn

20100126

Felaket Tellalı

Sigara alırken markette benden başka 3-4 müşteri daha vardı bugün. İçlerinden bir tanesi "hava da çok soğudu, ama bu daha bir şey değil, -15 dereceyi görecekmişiz bu hafta" diye konuşuyordu. Ama o eksi -15 dereceyi görecek olma durumunu nasıl keyifle anlatıyordu anlatamam ben burda.

Bre gafil, ne diye keyifleniyorsun -15 göreceğimiz için? Hoşuna mı gidecek milletin karda kışta "aman kaseyi yarmayayım" düşüncesiyle seke seke yürüdüğünü görmek? Etrafta kardan adam misali her tarafı kar tabakasıyla kaplı yüzlerce insanı yürümekten ziyade kayarak ilerlerken görmek bi görsel şölen mi olacak senin için? Öyleyse sen artistik patinaj şampiyonalarını da hiç kaçırmıyorsundur Eurosport'ta.

Hadi tahmini sen yapsan anlarım, "bak nasıl da doğru tahmin etmişim" diye sevinebilirsin o zaman. Devlet meteoroloji işleri müdürü senin oğlun da tahmini çıkınca gurur mu duyacaksın bilemedim ki.

Ya da ne bileyim, market sahibi "Himmet abi hava eksi 15 derece olacakmış dedi, yarın içlik giyeyim" diye tedbir alacak mı sanıyorsun senin lafında? Onlarca tv kanalı dururken senin lafını mı dinlesin adam?

Aslında her yerde var bu tip adamlar. Kaza olur, "Nerden baksan 2.000 liralık hasar var" diye bitiverirler hemen olay mahalinde. Bence iş makinelerini hayranlıkla seyreden insanlarla kesişir hayatları çoğu zaman.

Neyse, adamı pek ipleyen de olmadı zaten. Hava durumu konusundaki erken uyarı cümlesini bitirmesinin hemen ardından "Cüzdanı evde unutmuşum bugün. Yaz bunları, yarın öderim" dedi marketçiye. Kafasını yaptığı işten hiç çevirmeden olur, dedi marketçi de. Devam etti işine. Bizimki ispat gereği duyuyor olacak ki devam etti inatla.

- Ehliyet de cüzdanda kaldı, kimlik de, kartlar da.

Markette kimse onu iplemezken inatla konuşmaya devam etti.

"Bi de bana ekmek arası birşeyler yapıversen" şeklindeki isteğine marketçinin "Şu an hiç müsait değiliz" cevabı bile yıldırmadı adamı.

En son tezgahtarı sıkıştırıyordu yarım ekmek yarım ekmek diye.

20100125

Yukarı - Aşağı

"Yukarı tükürsem bıyık, aşağı tükürsem sakal" diye yakınanlara en güzel hediye: Gillette Mach 3 Turbo.


Kessinler, kurtulsunlar.

20100120

Kardan Adam

Kardan adamla evlen, kar topu gibi bi çocuğun olsun.

20100119

Şeker Atmış Mıydın?

Çayla aramın olmamasının -annemin rivayetine göre ben durumu zar zor kavrayabilecek kadar küçükken meydana gelen Çernobil Faciası'ndan sonra- en büyük sebebi insanların üzerine çay döktüklerinde karşılaştıkları o iğrenç soru bence:

-Şeker atmış mıydın?


Arkadaşım, ülke sınırlarında çay içenler arasında çayı şekersiz içen insan oranının ignore edilebilecek kadar küçük olduğu gerçeğinden yola çıkarsak; "biz çaya şeker atan bir milletiz" genellemesini yapabilirim rahatlıkla. İstatistik bilgim buna izin veriyor.

Aslında soruyu soran da gayet iyi biliyor çaya şeker attığını.

Ama "ulan az önce karşında ince belliye şekeri doldurup çayı şıngırdata şıngırdata karıştırırken karşımda değil miydin? Hadi gözlerin görmüyor diyelim, kaşığı bardağa vurmak suretiyle beste yaptım resmen onu da mı duymadın?" diye de cevap veremiyorsun işte.

Onun niyeti başka. Bu soruyu soran insan garip bir haz duyar bence. "Evet atmıştım" cevabını almayı bekler içten içe. Cevap verene kadar geçen 2 saniyede cevap aldıktan sonra söyleyeceği "aa, leke çıkmaz o zaman. Vah vah, kazağın da yeniymiş" cümlesinin neresinde nasıl vurgu yapacağını kurgular.

En iyi savunma, olayın zaten farkında olup çay lekesine karşı yaşanan mağlubiyeti baştan kabul etmiş gibi davranmaktır bence bu durumda.

-Ayy çay döküldü. Şeker atmış mıydın?
-Evet bacım attım. Ben çayı 8 şekerli içiyorum. Cosla oxi action reklamında gözlerini pörtlete pörtlete konuşan temizlik sapığı kadın bile gelse kurtaramaz artık kazağımı. Kazağımı da Vakko'dan almıştım üstelik. Kaşmir. Bütün para boşa gitti. Mutlu musun?


Hah, şimdi de o hazzı al da göreyim bacım.


- Şeker atmış mıydın?
- Evet, senin çaya da arsenik damlattımdı 2 damlacık. Tırnak diplerin mavileşirse meraklanma, e mi?

20100117

Winston

"2 Paket winstın lütfen"

dediğim kasiyerin "WİNSTON MU?! (büyük i'lere dikkat)" diye sorup evet cevabımı aldıktan sonra "soft mu baks mı?" diye sorması nası da ironik.

"Kutu" diye cevap verecektim de, hadi dedim boşver.

20100112

Gideri Var

Karşı cins mensubunun kendisinde aranan kriterleri belli bir standart sapma aralığında ama kabul edilebilir en düşük değer civarında yakaladığı durumlarda söz konusu insanı tanımlamak için kullanılan kalıp "Gideri var" oluyor genelde.


"Gideri var" nedir abi. Banyonun da gideri var ona bakarsan.

20100111

Rufus'un Günlüğü

Sevgili günlük, bugün 10 Ocak Pazar. Yani az önceye kadar öyleydi. Günümüz şöyle geçti;

- Sabah uyandım. Daha Buro uyanmadan onun gaflete düşüp ortada bırakığı sigaralarını kemirdim.

- Karnım aç olduğu için uyuyan Buro'nun ellerini ve ayaklarını ısırdım biraz. Doymadım ama olsun. Zaten tokken de ısırıyorum.

- Öğleye doğru Buro uyandı. Karnımı doyurdu. Azıcık söylendi nedense. Ben de siniri geçsin diye tekrar ısırdım onu biraz.

- Yemekten sonra kahve kupasının dibine batırdığım patilerimi yalamak suretiyle kahve içtim. Kahve güzel bir şey cidden. Yalnız biraz bağımlılık yapıyor sanırım.

- Öğleden sonra koridorda takıldım. Sanırım Buro onu ısırdığım için ödül olarak yaptı bunu. Dışarda olsam salondaki deri koltuk üzerinde biraz tırmalama antremanı yapacaktım ama olsun, başka zaman yaparım.

- Akşama doğru Buro biraz daha uyudu. Ben de Erman'la takıldım azıcık. Bi ara kum kabımın bulunduğu kapalı balkonda gezerken masanın üzerinde duran vantilatörle ısıtıcıyı devirdim yanlışlıkla. Neyse ki duymadı Buro.

- Akşam onlar TV izlerken ben yine koridorda takıldım. Bi ara Buro sandvic yaptı kendisine. O arada bi fırsatını bulup mutfağa girdim, çöpleri karıştıracaktım ki yakalandım. Çöp ne güzel bir şey, insanlar neden onu dışarı atıyor hiç anlayamıyorum. Bardak dibinde kalan coladan içtim azıcık. Cola da güzel bişi cidden.

- Şimdi de odamdayım (Buro'nun kendi odası sandığı oda) Buro TV izliyor. Ben de masamdayım. Buro'nun cola kalmamış diye söylenerek limonata doldurduğu bardağın dibinde kalan son damlalara patilerimi bandırıp bandırıp yalıyorum.. Limonata da güzelmiş.

20100110

2010

2o1o'a da Rufus'u maymun ederek girdik. Kendisinin böyle de ulvi bir görevi var. Cumhuriyet Bayramı'nda Cumhuriyet kedisi, yılbaşı gecesi yeniyıl kedisi oldu. 23 Nisan'da da koltuğuma oturtmayı planlıyorum bir günlüğüne.


20100104

Ocakbaşı

Dün akşam, yani yılbaşından iki gece sonra:

Birce: Ocakbaşı yok mu ya buralarda?
Buro: Canım, zaten Ocak'ın başındayız ya.