20110123


20110120

Aşk-ı Memnu Ezikliği

Geçen yıla "damgasını vuran" dizi Aşk-ı Memnu'yu herkesin bildiğini varsayarak yazdığım bir kaç paragraf olacak bu.

Türk televizyonlarında yayınlanan bilimum dandik diziyi izleme konusunda ihtisas yapmış, hatta yakında yayınlanmaya başlayacak Hayatım Dizi adlı yarışmaya bile katılmayı düşünmüş biri olarak haftaiçi akşamlarını dolduracak dizi arayışımın çarşamba akşamları için kazanını üç haftadır Muhteşem Yüzyıl adlı dizi oluyor.

Dizi eşek yüküyle tepki aldı, aldığı tepkiler umrumda olmadı o ayrı falan da, dizinin -şimdilik-sultanı, Aşk-ı Memnu'nun Peyker kişisine takıldı gözüm geçen hafta. Ulan, dedim. Kadının her oynadığı rol ezik. Yazık. Öte yandan dizinin Firdevs'i valide sultan. Yine aynı triplerde.

Sonra bugün -hangisi olduğunu hatırlamadığım- bir kanalda yeni bir dizinin fragmanlarına rasgeldim. Dizinin adı da "Adını bilmemne koydum" şeklinde bir şeydi. Bir baktım, Aşk-ı Memnu'nun bir diğer eziği, Behlül'ün aslında Bihter'le tıkırdadığını gözüyle görmeyene kadar anlamayacak kadar ezik olan Nihal (Nihan mıydı lan?) oynuyor dizide. Baktım, yine ezik bir karakterde. Gerçi dizinin ilerleyen bölümlerinde imparatoriçe olur o karakter kesin.

Onu gördükten sonra düşündüm Aşk-ı Memnu'nun bir ezik karakter laneti olduğunu. Orada ezik karakter oynayan sonra rol aldığı dizilerde de ezik bir karakter oynuyor.

Mesela dünya eziği Beşir bundan sonra bir dizide oynasa en fazla Flash TV ya da muadili bir kanalda, sabaha karşı yayınlanan bir dizide en silik karakteri oynar muhtemelen.

Aman diyim Beşir, sen öksürmeye devam et ama bir dizide oynama.

20110111

cigsaber

20110108

İstanbul, zorsun.

istanbul'da yaşıyor olmaktan yana şikayetim yok da, Ankara'da yaşamak hakikaten çok daha kolaydı.

Akşam evde otururken "Zodiac'a gideyim de 2 bira içeyim, bizden birileri ordadır illa ki" diye düşünüp dışarı çıkabiliyordum. Biraz muhabbet edip eve dönmem 2 saat falan sürerdi. İstanbul'da 2 bira içeyim desen en yakın mekana gitmen zaten 1 saat. Birileriyle görüşmek istiyorsan zaten bir gün öncesinden planlamış olman lazım ki görüşebil. Ankara'da aklına estiğinde yaptığın şey için İstanbul'da bir akşamını ayırman lazım yani.

Haftasonları Taksim'e falan gideyim diye düşünürken "Ankara'ya mı gitsem lan, aynı hesap" diye bile düşünüyor insan. Şehir dışından gelen ve Taksim'de beni bekleyen arkadaşları görmek için gidip koca taksimde boş otopark bulamayıp (ciddiyim) arkadaşları "ben eve dönüyorum, siz takılın" diye aramışlığım var. Arabayla çıkıyor olmam benim sığırlığım biliyorum.

Ankara'da işten eve dönerken "D&R'a uğrayayım da bir bakınayım" diyebilir, yarım saat bakınsam normalde evde olacağım saatten bir saat geç ulaşabilirdim evime. Burada yol üzerinde bir tanesine uğramaya kalksan park yeri ara, yürü; alışveriş merkezlerinden bir tanesine uğrayıp bakınayım desen içeri girebilmen zaten en az yarım saat, alışveriş merkezl trafiği diye bir şey var burda resmen. Anca hafta sonu öyle bir sefer yapabiliyorsun ki cumartesileri de çalışıyorsan o da zorluyor.

Bu zorluğu bazen biraz fazla büyütüyor olabilirim, ama benim zaten üşenmeye meyleden bir bünyem var. Millet İstanbul'da yaşam mücadelesi için ne zorluklar yaşıyorken benim en büyük dertlerim bunlar olsun, o da ayrı tabi.