20110709

Hiç

Bir trene binmiştir sanki. Sen de gara gitmişsindir onu yolcu etmeye. Aslında gitsin istemiyorsundur, yolcu etmek istemiyorsundur da, son anda yetişmişsindir kalkmak üzere olan trene. Tek seçenek yolcu etmek kalmıştır.

Dedim ya, son anda yetişmişsindir. O trene binmeden önce ona sarılıp onunla vedalaşma şansını zaten kaybetmişsindir. Zaten emin de değilsindir, öyle bir şansın olsa da onun böyle bir vedayı isteyip istemeyeceğinden.

Avcunu açıp elini vagonun camına koyarsın. O da koyar, tam da aynı hizaya. İkiniz de bilirsiniz aslında, dokunmak değildir bu. El ele tutuşmak değildir. Dokunuyor olmanın hayalidir sadece. Göz gözeyken dokunamıyor olmak ne kadar acıdır, o zaman anlarsınız.

Sanki mapus damında ziyarete gelen sevdiğin gibidir.

Görürsün, konuşursun.

Ama

Dokunamazsın, hissedemezsin.

Gözlerinden akan yaşları görürsün de silemezsin.


Sonra bir düdük duyulur. Tren hareket etmeye başlar, o kendine özgü ağır aksak ritmiyle.


Yürümeye başlarsın trenin yanında, avuç içleriniz hala vagonun camında.

Hızlanır tren biraz. Sen de adımlarını hızlandır, rahvan giderken koşmaya başlar, bir taraftan da avuç içini camdan ayırmamaya çalışırsın.

Daha da hızlanır tren. Sen de hızlanırsın, katran dolu akciğerlerini zorlayıp, nefes nefese.

O tutar avcunun içini hala camda, ona giren çıkan yoktur çünkü. Sen trene yetişmek için çabalarken, trenin hızı sıfırdır ona göre, fiziğin görecelik yasasına göre.

Tren hızlandıkça sen zorlanırsın.

Tökezlersin bir yerden sonra.

Yere kapaklanır, düşersin.



Herkes sana bakıyordur, ama senin umrunda değildir.

Dizlerin parçalanmıştır, az önce cama dokunan avcun kanamıştır. Umrunda değildir.

Toparlanıp tekrar koşmaya yeltenirsin önce. Avcunun içinden kayıp gitmesin diye.



Sonra farkedersin, trenin arkasından bakarken.


O zaten o vagona bindiğinde kayıp gitmiştir avcundan. Senin avcunu cama koyduğun andan itibaren hissettiklerin hep olsun istediklerin, kafanda kurduklarındır sadece.



Kalakalırsın trenin ardından bakarken gözünde iki damla yaşla.

Bu da onun umrunda değildir.



Sigara bile kesmez artık o an seni.

Çekersin lokomotifin dumanını içine sigara niyetine.


Ona değil de; bileti kesen gişe memuruna, düdüğü çalan hareket amirine, treni yürüten makiniste, bileti kontrol eden kondüktöre söver, rahatlarsın sonra.

Onunsa hiç umrunda değildir.

Hiç yorum yok: