20110627

Biliyorum, bu aralar çok sıkıcı yazıyorum

Mutlak bir boşluk içindeydi kadın, ne sesin ne ışığın zerresini bulamadığı.   Etrafındaki ışık aniden kaybolalı çok olmuştu ama hala alışamamıştı gözleri karanlığa. Bağırıp sesini duyurmaya çalışmaktan da artık vazgeçmişti. Biliyordu nafile bir çaba  olduğunu, gırtlağını parçalamaktan başka işe yaramayan. 

El yordamıyla etrafını yokluyor, kendine bir yol bulmaya çalışıyordu. Ama kendisi de tahmin ediyordu aslında aynı yerde boş yere dönüp durduğunu. Defalarca etrafındaki engellere çarpmış, takılmış, düşmüştü. Yara bere içinde kalmıştı dizleri, dirsekleri. Ama her düştüğünde tekrar kalkmıştı. İnatçıydı, burada yok olup gidecekse de bu o elinden geleni yaptıktan sonra olacaktı. 

Kendine itiraf etmiyor olsa da içten içe farkındaydı artık direncinin kalmadığının. Her adımda biraz daha sendeliyordu. Tökezledi, toparlamak için bir kaç aksak adım attı ama beceremedi, kapaklandı yere yüz üstü. Bu seferki düşüşü onlarcası arasından en çok acı vereniydi. "Bitti"'diye düşündü. 

Tam teslim olmak üzereyken garip bir içgüdüyle elini biraz öne attı, bir kulaç atarmış gibi. Hiç beklemiyorken bir şeye çarptı eli, eskilerden tanıdık bir şeye. Aynı anda bir kıvılcım çaktı ve  aralandı mutlak karanlık. 

Dokunduğu, kendisi gibi karanlıkta gezen bir adamın eliydi. 

2 yorum:

bellatrix dedi ki...

Sadece kendini sıkıyor olabilirsin. Bu tarafın bir şikayeti yok zira.

Buro dedi ki...

O ara sahiden öyle yazıyormuşum ya. En azından yazdıklarımın bir kısmı öyleymiş: )