20090629

Ey Türk Reklamcısı, Reklam Vereni.

Geçen aylarda pörtleyen Yapı Kredi'nin kredi kartı adiosun reklamına kesinlikle tahammül edemiyordum. Adiosa uydurmak için Türkçe'nin canına okuyan reklam ki orda tahammül sınırımı aşan Türkçe'nin canına okumaları değil ağızlarını yaydıra yaydıra dünyanın en iğrenç şarkılarından birini söylemeleridir reklam oyuncularının.

Öyle ki o kartı verseler, kefilsiz senetsiz 100.000 lira kart limiti verseler yine kabul etmem, geri gönderirim kartı. Niye kabul edeyim ayrıca, 100.000 lira limit verseler ve o yüz bin lirayı harcasam, yine ben ödeyeceğim paşa paşa.


"Reklamın iyisi kötüsü olmaz" kesinlikle yalan bir laf bence. "Üründen soğutan reklamlar" diye de bir şey var. Sırf reklamı yüzünden tüketmediğim ürünler ve hizmetler bunlar.

Neyse; şu aralar kesinlikle tahammül edemediğim iki reklam var ve haliyle üründen soğutan reklam kategorisine giriyorlar.

Birincisi, zaten hazzetmediğim nil insanın hiç hazzetmediğim reklamları arasında açık ara öne çıkan maden suyu reklamı. Evet, bence de kesinlikle ajdar kişisinin şarkısına benziyor şarkı. Nil insanının kendinden üç beden büyük özgüveni çıldırtıyor beni bazen.

Düşününce özgüven de ne güzel bir şey aslında. Ve nil insanında o özgüvenin getirdiği gereksiz bir ukalalık da sezmiyorum, ama bi türlü hazzedemedim kendisinden ve yaptığı işlerin çoğundan.


İkincisi, zaten sevmediğim ve bunu şurda da belirttiğim dilber koça(r)slanlı karakterinin oynadığı d-smart reklam serisinin son reklamı. Hani şu dilberin lig tv, fashion tv, vs. kanalların içinde olduğu reklam.

Karakter gereği olan o yamuk konuşmaya bi de yamuk bir yürüyüş eklendiği için ciddi ciddi midem bulanıyor rasgeldikçe.


Reklamcıları da suçlamamak lazım, çok muhtemelen reklam verenlerin istekleri doğrultusunda işler çıkarıyorlar. Reklam verenleri de suçlamamak lazım, onlar da hedef kitlelerine hitap edecek reklamlar bekliyorlar.

İki Gün Sonraki Ekleme: Postu okudum da şimdi, nası kopuk olmuş paragraflar cümleler.

6 yorum:

ipek dedi ki...

Nil ve Dilber hala konusunda sonuna kadar aynı fikirdeyim. bir berbat reklam da, Nestea'den geldi. O iğrenç dilini uzatıp yapıştıran iguana hayvanı zaten yeterinde kötü, neden insan tadı vasatın altında olan bir içecek için yapış yapış bir sürüngeni kullanmayı tercih eder, anlayabilmiş değilim.
Bir de, anlamsız replikli "senben dondurması"...

Buro dedi ki...

Senben adlı dondurma "aa böyle bi reklam yapsak ne güzel olur" düşüncesinden yola çıkıldıktan sonra ürüne isim olmuş gibi geliyor bana. varolan bir ürüne bulunan slogan degil de varolan bir slogan için üretilen ürün gibi.

Adsız dedi ki...

Bence çok fazla televizyon izliyorsunuz ben bu reklamları daha göremedim bile :) bu arada "postu" okuyarak ve "here i go" tarzındaki cümlelerle canım
-a'nın üzerinde şapkası var- türkçemize ne kadar özen gösterdiğini anlamakta pek zorluk çekmedim. Hayatta başarılar...

Buro dedi ki...

"Televizyon izlemem, ben bir entelim" gibi bir düşünce oluşturmak istemem, ama ülke ortalamasından daha az tv izliyorumdur kesin. Ki o reklamları görmemek için de ya kör ya da hiç televizyon izlememiş olmak gerekir.

Türkçe'yi de Türkçe konuşan insanların onda dokuzuyla aşık atacak kadar iyi bilir, iyi kullanırım. Türkçe kullandığım postlarda hata bulursanız onu yargılayınız, Türkçe'ye özen göstermem yabancı dil kullanmayacağım anlamına gelmez.

Emin olmadığım için kesin konuşamıyorum ama dilimizdeki harfler şapka kullanmıyor artık. Yazları bile.

ipek dedi ki...

Adsız, bence siz internette fazla vakit geçiriyorsunuz,çıkın bir hava filan alın. Kendinize bir şapka alın...

Adsız dedi ki...

kar ile kar-şapkalı olanı- tdk sayesinde malesef artık aynı okunuyor bu konuda haklısınız ve ingilizce kullanabiliyor olmanız ona özenmenizi gerektirmez diye düşünüyorum. internet konusunda haklısınız ipek hanım günümün 3-4 saatini onunla geçiyorum ve bugün 30 dk sizin için ayırdım ipek hanım bence blogunuzda çok fazla konudan bahsetmişsiniz. Yani bilgisayarı bırakıp kaymakla birlikte dolaşmaya çıksanız daha iyi olur. şuan 12-13 yaşındaki çocukların açık hedefi haline gelebilirsiniz. Adınız, soyadınız, mesleğiniz, yaşadığınız yer, nereden geldiğiniz, hangi lisede okuduğunuz ve hatta ailenizin numaralarına kadar her şeye ulaşılabilmekte bence bunun önüne geçmek için acele etmelisiniz. Ben sizinle tartışmak için yazmıyorum bunları sakın yanlış anlamayın. Sadece fikirlerimi söylemek istedim. Kendinize iyi bakın. Hayatta başarılar...