20100208

Rüsgar (Evet s ile)

Koca bir çınar esen sert rüzgarlar karşısında dimdik ayakta durabiliyorken bir fidanın eğilip bükülmesi, fidanın zayıflığından değildir.

Fidan eğilip bükülür, çünkü bilir ki o asırlık çınar gibi dik durmaya çalışsa kırıp geçecektir rüzgar kendisini.

Teknenin yelkeni gergin kalmaz rüzgar karşısında. Bilir çünkü, beş yıldızlı otel odasında serili duran çarşaf kadar gergin durmaya çalışırsa rüzgar yırtıp geçer onu.

Gelen rüzgarla kendini biraz gevşetir, rüzgarı içine alıp yumuşatır. Hala yeterince yumuşamadıysa rüzgar, yelkenin üzerinde minik delikler açılır. Açılır ki rüzgar o deliklerden süzülüp gidebilsin.

O minik delikler engeller yelkenin yırtılmasını. Kurtarır yelkenin hayatını.

Hayatta herşeyin her zaman, hatta çoğu zaman, yolunda gitmemesi normaldir. Önemli olan, hiç beklemediğin bir anda olsa bile, karşına çıkan zorluklara nasıl/ne kadar direneceğine karar vermektir.

Her zorluk karşısında dimdik ayakta kalmamalı insan. Bazen zorluğu kabullenmeli. Onu aşabilmek için tek başına çabalamamalı. Biraz eğilip bükülmeli zorluk gidene kadar.

Çok umursamamalı. Biraz gevşetmeli kendini, zorlukları tüm şiddetiyle karşılamak yerine onları azıcık olsun hafifletebilmek için.

Kalbinde açmak zorunda kalacağı minik delikleri kabullenmeli o delikler canını acıtacak olsa da. Biraz zaman tanımalı, oluruna bırakmalı. Onları onarmaya uğraşmamalı rüzgar hala tüm şiddetiyle eserken. Bilmeli ki o delikler önleyecek canının daha fazla yanmasını.

Bilmeli o delikler olmazsa kalbinin hepten paramparça olacağını.

Rüzgar durulduğunda, kalp zaten onaracak kendini, kapatacak delikleri.

Hiç yorum yok: