20110508

Ankara'dan Ayrılış, Hep Ayrılış

Behzat ç. izledim de az önce ben.

Bahar'ın İstanbul'a gitmek üzere Ankara'dan ayrılış sahnesi falan. Ankara Gar'da çok anım yoktur benim. Ne sevdiklerim beni uğurlarken yavaş yavaş hızlanan trenin yanında biraz koştu, ne ben sevdiklerimi uğurlarken aynı şeyi yaptım. Genelde Aşti ile muhatap oldum bu konuda şimdiye kadar ki otobüsün peşinde koşana da salak gözüyle bakılacağı için böyle bir sahne yaşanmadı uğurlamalarımda, uğurlanmalarımda. Salak gözüyle bakılmasa da bir sonraki otobüsün altında kalırdı muhtemelen otobüs peşinde koşan. Hiç gerek yok ekstra bir drama.

Düşündüm sonra. Ankara'dan ayrılış, hele bir de İstanbul'a gitmek üzere; geride birini bırakarak yapılıyorsa, her zaman ayrılış. Kimi zaman kadındır İstanbul'a gitmek üzere ayrılan, sevdiğinden ayrılan; kimi zaman adam, sevdiği kadından ayrılmak zorunda kalan. Kimi zaman gözyaşı olur o ayrılıkta iki tarafta da, kimi zaman gözlerini kaçırır birbirinden iki taraf da. Kimi zaman er geç döneceğini bilirsin gidenin, kimi zaman bir daha hiç dönmeyeceğini.

Ama bana sorarsan, Ankara'dan İstanbul'a ayrılışlar hep ayrılış içindir, hiç kavuşma için değil.

3 yorum:

pudra dedi ki...

bu sefer güldürmedi desem yeridir:)ve işin güzel yanı bu cümleyi neden kurduğumu anlayacak bir blog yazarısın.

Buro dedi ki...

ölen komedyenin ardından gazete manşeti atmışsınız resmen, sayın pudra: )

pudra dedi ki...

hayır anlamamışsın beni.nazar değdirdim:)