20081218

Silence is the Way

Eski Bu, 15.10.2008

Sevdiğim şarkılar bir yerlerde istemim dışında kulağıma geldiğinde daha bi keyiflenirim. En son Haziran ortası gibi, parkederken çalmaya başlayan ve yanımdaki insanı bekletmemek adına yarım bırakıp indiğim Idioteque 15-20 dakika sonra girdiğimiz ilk mekan olan Pi'de sanki "Ben sizden önce geldim" der gibi mekana girer girmez karşıma çıkınca nasıl da hoşuma gitmişti.

Letting the Cables Sleep çalmaya başladı bugün radyoda ve şarkıyı bitirebilmek için yolumu uzattım. Hava yağmurluysa, yanınızda kimse yoksa, hele bi de hafiften karanlık bir yolda gidiyorsanız size yolunuzu uzattıracak şarkılar listesine ilk sıralardan girer bence bu şarkı. İlk sıra kimin olur derseniz kuvvetle muhtemel "I Am the Highway" derim ki hemen her kategoride ilk sıradadır kendisi.

Eve gelip tekrar dinledim Letting the Cables Sleep'i, bu kez klibini de izleyerek. Hala da dinliyorum zaten.

Muhtemelen yaşamış, yaşamamışsanız da şahit olmuşsunuzdur. Bazen hoşlandığı ama bir türlü beraber olamadığı insan için elinden ne geliyorsa yapar ya insan. Hiç adeti olmadığı halde bir şeyler yazar, kapısında yatıp yolunu gözler, en çaresiz zamanlarında -bence tarihin en eski numaralarından birini yaparak- karşısındakini mutlu etmek adına sürprizler yapar, hediyeler alır, vs. Ne kadar çaba harcasa - bunlar başkalarının eriyip bitebileceği şeyler olsa da-, onunla olmak istediğini ona ne kadar hissettirse de karşısındakinden hiç ses çıkmaz bazen. O zaman kızar belki bizimki, "Silence is not the way, we need to talk about it" diye geçirir içinden. Hatta "whatever you say; it's alright, whatever you do; it's all good" diye düşünür kendisini ona tamamen teslim edercesine. Yeter ki beraber olabilsinler, ona yeter.

Ama "Silence is not the way" diye kendini paralarken hiç aklına gelmez ki karşısındakinin neden öyle sessiz kaldığı. Karşısındaki de bilir, o da anlar bizimkine neler hissettirdiğini. Kalbinde duyar onları, ama cevaplayamaz. Belki doğuştan, belki de şimdiye kadar yaşadıklarından dilsiz olmuştur onun kalbi. Anlar, ama cevaplayamaz tıpkı şarkının orjinal klibinde esas kızın içinde olduğu durum gibi.

Bizimki dayanamayıp isyan ederek onun karşısına geçtiğinde anlar onun neden bu kadar ürkek, kalbinin neden bu kadar sessiz olduğunu; o saatten sonra anlaması neyi değiştirecekse.

Tabi ki bu en iyi yaklaşımdır eğer gerçekten böyle bi durum yaşanıyorsa. Tüm o sessizliğin, karşılıksız kalan çabanın anlamı karşındakinin seni hiç istemiyor oluşudur genelde.

Hiç yorum yok: