20091210

Mum

Karanlıktasındır. Bir mum bulursun el yordamıyla, şansının yardımıyla.

Cebindeki son kibriti o mumu yakmak için kullanırsın. Aydınlanır etrafın. Çevreni görmeye başlarsın. Önünü göremediğin için sağa sola çarpmamak için hareketsiz kalmak zorunda değilsindir artık. İçinde bulunduğun odayı keşfe dalar gözlerin. Karanlıkta göremediklerinin farkına varırsın. Duvarların renginin ne güzel olduğunu, köşede duran pikabın eski olmasına rağmen hala nasıl bu kadar bakımlı olabildiğini düşünürsün.

Sonra mumun gelir aklına. Ya sönerse diye korkarsın.

Sönmemelidir o mum. Sönerse yine karanlıkta kalırsın. Artık kibritin de yoktur onu yakacak. Mumun sönerse kim bilir ne zaman tekrar aydınlığa çıkarsın.

Bu korkuyla kuytu bir yere çekersin mumunu, elin çarpar da devirirsen diye.

Sonra bu da yetmez, etrafına bir set çekersin, rüzgarın gelip mumunu söndürmemesi için.

Etrafında o set varken odanın eskisi kadar aydınlanmadığını farkedersin. Ama olsun, bu haliyle de yanıyordur mumun. O senin ışığındır. Hatta sıcaklık da verir sana, içini ısıtır biraz.

Ama mumunun üzerine fazla düşer, rüzgardan sönmesin diye üzerine bir fanus kapatırsan en büyük hatayı yaparsın.

Fanusun içindeki oksijen bitene kadar çok kısa bir süre yanar, sonra gözünün önünde söner gider mumun.

Yine kalırsın karanlıkta. Yaptığın hatanın farkında, tekrar ne zaman aydınlanacağını bilmeyerek.


Aşk da böyledir bazen. Karanlıkta olmasan da biri girer hayatına. Onu tanımadan önceki zamanlardan daha aydınlık oluverir dünya senin için.

Mumun olur senin. Hayatına o girmeden önce de yaşıyorsundur, mutlusundur. Ama o varken hayattan daha fazla keyif almaya başlarsın. Farklı bir gözle görürsün içinde yaşadığın dünyayı. Gökyüzünün mavisinin ne kadar güzel olduğunu, kuşların ne kadar melodik öttüğünü düşünürsün kendi kendine.

Bazen etrafına set çekmen gerekir sevdiğinin. Ama o senden uzaklaşmasın diye değil, o korktuğu şeylerden uzak kalsın diye. Kendini set çekersin, o kimseye anlatamadığı sıkıntılarını sana anlatabilsin, anlatırken omzunda uyuyup kalabilsin diye. Sonra kaldırırsın o seti tekrar. Çünkü bilirsin ki onun ışığı kolay kolay sönmez.


Sevgili de mum gibidir. Senin olsa da, sana ışık vermeye devam etmek için havaya ihtiyacı vardır. Nefes almaya, kendi gibi olmaya.

Işığı hiç sönmesin diye onun üzerine bir fanus kapatırsan çok kısa sürer ışığı. Sonra gözünün önünde söner, gider.

Sevgiye dair son gücünü zaten en başında kibrit misali kullanmışsındır bu sevginin ateşini yakabilmek için.

Işığın sönünce eskiden normal gelen dünyan daha bi karanlık gelmeye başlar sana.


Kim bilir ne zaman kendinde güç, karşında bir mum bulursun da aydınlatırsın dünyanı tekrar.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Bir erkek olarak bunun farkına varabilmen gerçekten şaşırttı beni, çünkü bahsettiğin anlayışa sahip kişi sayısı oldukça az. Bu yüzden tebrik ederim...

Buro dedi ki...

Teşekkür ederim, memnun oldum.

Ama yine de kadın/erkek diye ayırmamalı bence, iki tarafta da illa ki var hem anlayışlısı hem anlayışsızı.