20110811

Kelam



Hemen her gün yolumun işten eve dönerken zorunlu bekleme yaptığım trafik ışıklarından birinde su, kalem falan satan 3-4 çocukla karşılaşıyorum. İçlerinden görece daha büyük, muhtemelen 12-13 yaşlarında olan küçük bir kızın devamlı müşterisi oldum. Beni görünce diğer çocuklar yanıma yanaşmıyor, onun müşterisi olduğumu bildikleri için. Ben de o an ne satıyorsa alıyorum bir tane. Olay müşteri olmayı da geçti zaten, kanka olma yolunda ilerliyoruz sanırım. En son geçenlerde "Abi, geçenlerde kız arkadaşın var mı diye sormuştum, hala aynı mı durumlar?" diye sordu. "O zaman ne cevap vermiştim ki sana, hatırlamıyorum" dedim. (Yazar burda aşk hayatının hızlı olduğunu ima etmiyor. Bir ara kafasının karışık olduğunu ima ediyordur en fazla). O kadar anlatmışım kıza, her biri en fazla 60 saniye süren kırmızı ışık muhabbetlerimizde.

Sırf para istiyor olsa muhabbet etmem muhtemelen de, en azından bir şeyler satmaya çalışıyor. Bir şekilde emek harcıyor. Bu aralar mevsimin de etkisiyle sürekli su satıyor mesela. O yüzden arabamda muhtemelen 15 şişe falan küçük su; ben fren yaptıkça ileri, gaza bastıkça geri olmak üzere cumbul cumbul hareket ederek benimle geliyor her gittiğim yere. Geçenlerde lafı açıldığında Nazlı ve Onur'a demiştim hatta, "artık söyleyeceğim, selpak satsın" diye.

Bir süredir ilk kez bugün karşılaştık kendisiyle tekrar. Ve karşılaşır karşılaşmaz elinde kalem olduğunu (su olmadığını) görüp sevindim. O beni görmedi önce, düt yapıp çağırdım ama kısıtlı zaman vardı yeşilin yanmasına. Hemen elindeki 3-4 bir tanesini tutuşturdu elime. Yeşil olunca hoşuma da gitti. Alış veriş süresince yeşil ışık da yanmış, önümdekiler bir miktar hareketlenmişti. Arkadan gelen bir kaç korna eşliğinde ben de hareketlendim.

Yolun kalan kısmında gözüm kaleme takıldı bi ara. Kafası yoktu! Kafası dediğim şu basıp çıtçıtlattığın yer. Hadi neyse dedim, o kısmı zaten ben kaybedecektim kalemi kullanmaya başlasam. Bir sonraki ışıkta elime alıp baktım, yakana falan takmana yardımcı olacak zımbırtı da kırık! Sonra farkettim ki çıtlatma mekanizması da bozuk. Kalemin ucunu dışarı çıkarıp yazma gibi bir şansın da yok yani.

Bildiğin bozuldum, en güvendiğim sokak satıcım, bir nevi sırdaşım bana kazık attı diye.

Sokak satıcım beni de sattı resmen.



Hiç yorum yok: