20110315

"Yağsın Yağsın"cılar

Kar olur, yağmur olur, fazlası -özellikle de altyapı fakiri ülkemde- felaketle sonuçlanabilecek doğa olaylarına pek hoş bakan bir insan değilim.

Özellikle de karın azından da çoğundan da hazzetmem. Az yağsa kiri, çamuru; çok yağsa donu, buzu. Hep dediğim gibi, kar bir tek havadayken güzel. Yere düşmesin, illa düşecekse de düşer düşmez erisin mümkünse. Yere düşüp birikmesin, o minicik, biri diğerine benzemeyen zerreler saadet zincirinin mantıklı olduğuna inandığı yetmiyormuş gibi eşini dostunu da buna inandırıp zincire üye yapan gerzek insanlar gibi çoğalıp büyük kitleler haline gelmesin lütfen.

Geldiklerinde cidden zorlaşıyor hayat.

Bir de bazı insan tipleri var ki onlar söz konusu doğa olaylarının aşırısından daha fazla geriyorlar beni. Aşırı yağan karda, yağmurda içten içe keyifleniyor bunlar; sanki gökten suyun çeşitli formları değil de çil çil altın yağıyormuşçasına.

Deli gibi yağmur yağar, sıcacık odasından dışarı izlerken "yağsın yağsın, bereket" der sevine sevine. Lan tamam biz de biliyoruz su bereket. Küresel ısınma da var, barajlardaki su seviyesi falan düşüyor. Ama yağması gereken koca bir mevsim boyunca yağmayan yağmur tüm mevsimin hırsını bir seferde alırken mi aklına geliyor yağmurun bereket olduğu? Koca yağmur mevsimi geçti, ben hiç görmedim senin "ah, yağmur yağmıyor" diye hayıflandığını. Beni sıpa gibi ıslanmış halde görünce mi aklına geliyor yağmurun bereket getirdiği? Tepemden aşağı damlalar süzülen halimle bereket tanrısı gibi mi görünüyorum yoksa senin gözüne ben?

Ben lapa lapa yağan kara bakıp "Aha, akşama kadar böyle yağarsa eve nasıl gideceğim" diye düşünürken "yağsın yağsın, havanın mikropları kırılır" diyen adam var bir de. Daha dün yüzüme yüzüme hapşuruyordun arkadaşım, hangi havadan hangi mikroptan bahsediyorsun sen? O kadar kar varken eve nasıl gideceğimi düşünüyorum ben. Yürüsen ayrı dert, her adımda düşüp kaseyi çatlatma riski; araba kullansan ayrı dert, "önümdeki dursa ben nasıl dururum, hadi ben dururum da arkamdaki nasıl durur", "lan keşke iki yaz boyunca kar lastikleriyle gezmeseydim, hiç işe yaramazlar şimdi" stresi.

Hadi bu adam bi derece, mikroplar kırılacak diye seviniyor. İyi niyetli en azından. Bir de "lapa lapa yağan kar, bi kupa kahve, sıcak battaniye altında dvd keyfi ihi ihi" diye seninen, sevindiği yetmiyor gibi bunu oraya buraya yazmak suretiyle de ilan eden sevgi pıtırcıkları türüyor yoğun kar yağışı akabinde.

Lan pıtır, senin tuzun kuru tabi, okulun kar yüzünden tatil oldu. Bütün gün yaya yaya oturursun evde ne güzel. Ben meteor düşse yine işe gitmek zorunda kalacağım muhtemelen. Bana "bugün işe gelmeyebilirsin ama bir şartla" deseler Ağustos sıcağında bile elimde kupayla o battaniyenin altında kalıp bütün gün dvd izlemeyi kabul ederim tereddüt etmeden. Kaldı ki okuyorsun, canın o kadar keyif yapmak istiyorsa kara da gerek yok istediğin bir gün okulu asarsın. Keyif için kar çok lazımsa odanın camına iki üç tutam pamuk yapıştırıp kar efekti yapabilirsin.

Yağmurun ve özellikle de karın fazlası gerçekten geriyor beni. Tamamen şahsi sebeplerimi düşünce bile geriyor ki böyle zamanlarda kitlenen trafikte perişan olan insanlar, su basan evler, soğukta kalan aileler gibi toplumsal sebepleri hiç getirmemeye çalışıyorum aklıma.

Hiç yorum yok: