20110329

O Şarkıların Gözü Kör Olsa

Bir ay önce falan aldığım yeni Raindog albümündeki "Ah bu şarkıların gözü kör olsun" cover'ı ziyadesiyle hoşuma gitti. "Orijinalinden güzel coverlar" listeme giremedi gerçi, ama o listeye yakın diyebilirim. Ki bu şarkının orijinalinden güzel halini söyleyen Emel Sayın'dır bence, şarkıyı ilk söyleyenin Zeki Müren ya da Zekai Tunca olduğu varsayımından yola çıkarak verdiğim karara göre.

Beraber ilk dinlediğimizde sevgilimin "Kimindi bu şarkının sözleri?" sorusuna verdiğim "Münir Nurettin Selçuk" cevabının gerçeği fazlasıyla ıskalamış olması da azaltmadı şarkıya olan sevgimi. Sözler Şahin Çandır'a aitmiş bu arada.

Sözlerdeki körü körüne aşkı geçiyorum da, geçtikten sonra şurada takılıyorum: "Şair burada sevgiliye seslenmiş", hepimizin anlayabileceği üzere. Bu sözler şiir olarak ilk kez ne zaman dizelere dökülmüş bilemeyeceğim ama nereden baksak bir otuz - otuz beş yıl vardır.

O zamanlarda yaşamadığımdan bilemeyeceğim ama benim gözümde, insanların en iyi ihtimalle mektuplarla, göz süzmelerle, kaçamak buluşmalarla aşk yaşadığı dönemler. Yani telefonu, faksı, e-maili geçtim; sevgiliden alınan bir mektup, ondan duyulan bir söz bile lüks aslında o zamanlar. Ve -şair değilse bile- şiire konu olan bu insan, sevdiğini ona o kadar kötü -cool diyelim hadi- davranmasına rağmen unutamayan biri. "Çoktan unuturdum da" diyor, şarkılar var. Unutamadım.

Şimdiyi düşünüyorum. İnternet, cep telefonu, falan filan. Arkadaşlarını, sevgilini geçtim; bir kez selam verdiğin, sadece adını bildiğin insanla bile kolayca iletişime geçmenin bir çok yolu var. Sevgilin varsa zaten bir çok yerde bağlısınız birbirinize, facebook'ta, twitter'da, cep telefonunda, daha farklı platformlarda. Sadece birbirinizle değil, birbirinizin arkadaşlarıyla da "connected" durumdasınız muhtemelen. İlişkiniz sadece kendi aranızda olmuyor, birbirlerinizin arkadaşlarıyla da arkadaş oluyorsunuz. Bir zaman sonra biri diğerini terketse de kalıyor o birbiriniz sayesinde tanıdığınız arkadaşlarınız birbirlerinizin listelerinde. Kalsın zaten ne güzel de; İstese de istemese de terkeden terkedilenden, terkedilen de terkedenden dolaylı olarak haberdar oluyor yani. Ne zaman nerdeymiş, kim onun hakkında ne demiş, istemese de kulağını geliyor bir şekilde.

Şimdiki aşkların o zamankilere göre daha yüzeysel olabileceği gerçeğini göz ardı ederek düşündüğüm odur ki, sırf şarkılar yüzünden unutamayan insan aynı aşkı şimdi yaşasa nasıl unuturdu acaba?

Azizim, ellerine sağlık.

Ama iyi ki 21. yüzyılda yaşamamışsın gençliğini.

Hiç yorum yok: