20081110

İstanbul Tespitleri - 2

Eski bu, 20.05.08

İstanbul'a gelişimin yaklaşık birinci ayını kutlarken İstanbul'la ilgili en büyük 2. tespitimi de bugun yaptım. Siz bilmiyorsunuz, ama ilk tespitim de Asya kıtasından Avrupa kıtasına birinci köprüyü kullanarak geçerken ikinci köprüyü sağ tarafınızda görmeniz gerektiğiydi ki benim bu tespiti yapmam için 3 kez birinci köprüyü kullandığımı sanarak ikinci köprüyü kullanmam gerekti. Malum, kesin bir yargıya varmak için tek deneme yetmez... 3 ideal. Ha bir de İstanbullu insanların Boğaziçi Köprüsü'ne birinci, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne de ikinci köprü dediklerini farkettim. Tabii birinci ve ikinci sıfatlarını köprülerin yapılış tarihlerine göre verdiklerini keşfetmem hiç de uzun sürmedi.

Neyse, 9 yıl -ki bu da hayatımın %34'ü gibi bir bölümünü kapsamakta- Ankara'da yaşamış ve gitmek istediği hemen her yere evden çıktıktan en fazla 20-25 dakika sonra ulaşabilmiş bir insan olarak İstanbul ile ilgili ikinci tespitim de şudur ki; İstanbul adamı prostat yapar.

Bende hala evden çıkınca yirmi dakika içinde gitmek istediğim yere ulaşabileceğim fikri hakim olduğu için evden çıkarken birazcık çişim gelmiş olsa bile "Amaan gittiğim yerde yaparım" diyip bulunduğum yerdeki tuvaleti kullanma gereği duymuyorum. Sonra noluyor? Yol en az 45 dakika sürüp en az 15 dakika çişimi tutarak araba kullanmamı gerektiriyor. Bu en iyi ihtimal tabi. Hiç beklemediğim biryerde trafiğin tıkanması durumunda ise azap -ve tabii ki prostat olma riskime bulunduğum katkı- kat kat artıyor. Hele bir de aslında izlemem gereken yolun bulunduğum yol olmadığını ve o sıkışık trafikte boşu boşuna beklediğimi farkettiğim an "Salıvereyim gitsin bari" diye geçiriyorum içimden, sırf yolu yine şaşırdığım için kendime duyduğum kızgınlık yüzünden. Sonra gerekli temizliği yine benim yapacağım geliyor aklıma, vazgeçiyorum.

Son paragrafımızda vereceğimiz ana fikir şudur ki; İstanbul'da yaşıyorsak evden çıkmadan önce çişimizi güzel güzel yapalım, hatta mümkünse çıkmadan yarım saat önce sıvı tüketimini keselim, çişimiz gelmesin, konsantrasyonumuzu çişimize değil yola verelim. Ne prostat riskimiz artsın ne de kaza yapma riskimiz. Hayat bayram olsun. Yolda sıvı tüketmemek gerektiğini söylemeye gerek duymuyorum bile. Aklınızdan bile geçirmeyin!

Hiç yorum yok: