20111006

DD

Çeşitli süpermarketlerin günün önemine binaen yaptığı indirimler sayesinde son iki yıldır bir bayram edasıyla geçirip ( ben neden bayram havasına girdiysem, ne aldıysak Rufus'a aldık) kumdur, mamadır, eve getirdikten yarım saat sonra ortadan kaybolma garantili top/oyuncak faredir, bilimum kedi gıda ve ihtiyaç maddesine hücum ettiğim Hayvanları Koruma günü'nü bu yıl da aynı coşkuyla yaşayabilmek için gözüme bir süpermarket kestirdim hafta başında. Bayramlıklara kavuşmak Punto'nun da hakkıydı, ona Rufus'un küçülenlerini giydiremezdim sonuçta.

Gel gör ki gözüme kestirdiğim marketin yaptığı indirimden yararlanabilmem için o markete ait indirim kartına (böyle mi denir buna?) sahip olmam gerektiğini biraz geç öğrendim. Belki de öyle bir gereklilik yoktur, beni keklemişlerdir. Neyse ki Soner'in söz konusu karta sahip olduğunu öğrendim. Ama bilmek yetmiyor tabi kartın sağlayacağı indirimden faydalanabilmek için. Bir de kartı Soner'den almak gerekiyor ki ben bu konuya biraz geç aydım.

Aydınlandığımda saat gecenin ikisiydi. Bir taraftan gecenin karanlığında aydınlandığım için mutluydum, ama bir taraftan da gecenin o saatinde kartı Soner'den alamayacağım için kaygılıydım. Nitekim kendisi ertesi sabah beşte (ertesi sabah dediğim üç saat sonra işte) bir seyahate çıkmak için uyanacaktı ve bu uyanış için üç saat önce uykuya yatmıştı.

Babasının cep telefonunun hayal olduğu zamanlarda 3 aile ve üç araba gidilecek bir piknik organizasyonu için yola çıkmak üzere diğer aileleri beklemekten sıkılıp "BİLMEMNERESİ - NÜFUS 10.000" tabelasına "Biz yola çıktık, siz de şuraya gelin" notu yazdığına şahitlik etmiş bir insan olarak benim de aklıma not yazmak geldi. (Babamın notu da işe yaramıştı bu arada.)

Biraz o saatte not yazmaya uygun bir kağıt aramaya üşendiğimden, biraz da Punto'nun kapıya yapıştıracağım not için oluşturacağı tehlike sebebiyle, biraz da belki gelecek nesillere miras kalır diye notu mermer tablete yazmak geldi aklıma... Tamam ya, gözüme takılan yazmaya -en azından bana göre- uygun ilk şey mermerdi. Zaten evin her yerinden mermer fışkırıyor, gören taş devrine yeni adım attık sanır.

Neyse işte, notu aşağıda görebileceğiniz gibi yazdım ve kapının önüne bıraktım. Punto'nun o notu yok etmesi, Soner'in de o nota ayağı takılmadan evden çıkması mümkün değildi. Not illa ki okunacaktı ve kart bırakılacaktı. Bunu bilmenin iç huzuruyla uykuya daldım, derin derin uyudum. Rüyamda Punto ona indirimden aldığım paket paket kumun içinde doyasıya eşeleniyor, göbeğine doldurduğu mamalardan sonra yalanırken bana pati sallıyordu.

Beni güzel rüyamdan uyandıransa acı acı çalan telefon oldu. Önce saate baktım, sekizdi. Yine geç kalma sınırındaydım. Sonra arayana baktım, Soner'di. (her telefina verecek cevabım vardır. Ama önce arayana bakarım adam mı diye, sonra saate bakarım laf olsun diye). İki şart da sağlandığı için telefona cevap verdim.

Gel gör ki hem uykulu hem de geç kalıyor olmanın verdiği şaşkınlıkla Soner'in ne dediğini pek anlamadım, "He tamam" diyip telefonu kapadım. "kart arabada" falan diyordu onu anladım bir. Giyinip evden çıktım, arabama yürüdüm ve indirim kartını aşağıdaki halde buldum. Abi arabanın sileceğine kart sıkıştırmak ne, eve bıraksana kartı?

Soner ya önceki hayatında trafikte sıkışmış arabalara masaj salonu flyer'ı dağıtan adamlardan biriydi, ya da orijinal notuma daha orijinal bir karşılık vermek istedi.

Bilmiyorum hangisi.






5 yorum:

gülş dedi ki...

allah sizi bildiği gibi yapsın. mermere not bırakmış, sonuna msn misali 'hacı' yazmış, bir de her şey çok normalmiş gibi anlatıyor allahım :)

ELFony dedi ki...

İkiniz de birbirinizden yaratıcısınız :) Bu arada kaybolan oyuncakları farekeri vs buzdolabının altında arayabilirsin..

bellatrix dedi ki...

Nihat Doğan'dan esinlenerek sarf ettiğin "önce arayana bakarım adam mı diye, sonra saate bakarım laf olsun diye" lafınla okurlarının kahkahaları havada uçuştu.

Acaba DD nedir...

Buro dedi ki...

Hacı bizde fikstir sayın gülş. Bir de sıır var tenkit amaçlı kullandığımız ama ben pek kullanmam terbiyem müsade etmiyor. Ayrıca olayı kendi içimde normalleştirebilmek için buraya yazdım zaten: )

ELFony sağol: ) dediğin gibi ya buzdolabı ya da yatak altından çıkıyor ama gına geldi artık arayıp çıkarmaktan. Define avcısı gibi hissediyor insan kendini bir yerden sonra.

bellatrix, harf hatası yapmışım orda da ya, hep telefonda yazdığım için: p

DD'yi bir şey çağrıştırmıştı da ne olduğunu hatırlamadım şimdi.

bellatrix dedi ki...

Bence o kayıp oyuncakların tümü annenin vitrininin altından çıkacak, sinekle beraber. Oraya nasıl gittiği ise başka bir mermerin konusu.