20100804

Kedi?

"sizi anlatan üç kelime?" sorusuna vereceğim cevap içinde hayvansever sıfatı geçmese de hayvanları seven bir insanım.

Bir çok çocuk gibi ben de bir çok hayvan beslemiştim küçükken, balığından tavşanına, civcivinden muhabbet kuşuna. O zamanlar bilinçli değildim tabi, bir nevi tamagotchi idi onlar benim için.

Aklım ermeye başladığı zamanlar kendime bir köpek edinmeyi çok istemiştim. En büyük hayallerimden biri bu olmuştu ki bu blogun ilk postunda da kendisine yer bulmuştu. Köpek çok ayrıydı benim gözümde. Sadık, cesur, sevimli, oyuncu, asil.

Hayvan severdim, ama kedi beslemeyi hiç aklımdan geçirmemiştim. Kedilere karşı antipati beslemezdim, ancak öyle ayrıcalıklı bir sevgim de yoktu.

Ta ki 10-11 ay önce işyerimin önünde kulak tırmalayan mırlamaları eşliğinde sürünerek ilerleyen varlığı görene dek.

Önce niyetim o kendine gelene kadar bakıp sonra bir şekilde sahiplendirmekti. Ama onun kendine gelişini, azıcık toparlayınca saçma sapan hareketler yapışını izledikçe vazgeçtim ve hiç ihtimal vermediğim bir şeye; bir kedi beslemeye (daha ziyade bir kediyle aynı evde yaşamaya) başladım.

Küçük hanım olmasa belki yine de sahiplendirmeye çalışırdım kediciği, bilmiyorum.

Zaman geçtikçe gözümde kedicik olmaktan çıktı, Rufus oldu. Çoğu zaman deli etti, çok nadiren kendini sevdirdi.

O kendini sevdirmese de ben onu sevdim.

Aslında ben onu baya sevmişim. Yazın başlaması, dayanılmaz sıcakların gelmesi, onun bir odada kapalı kalmak zorunda olması gibi sebeplerle iki hafta kadar önce ailemi ziyarete gittiğimde Rufus'u bir süre orada bıraktıktan sonra anladım bunu.

Hiç düşünmezdim kedimi rüyamda göreceğimi.

2 yorum:

bellatrix dedi ki...

İsim süper yav. Rufus. Rıfkı gibi. İnsan isimlerini seviyorum kedilerde :) Hilmi var benim, ama benimkisi yüzük kedisi. Yüzüklerimi takıyorum kuyruğuna :) Born to Hilm!

Buro dedi ki...

:) sagol, ben de muhtemelen en cok ismini seviyorum. Born to hilm de iyiymis.